Türk Vergi Sistemi dersinde dönem içerisinde Doğkan Aygün arkadaşımın dersten çıkardığı özet notları buradan Türk Vergi Sistemi alan ve öğrenen öğrencilere paylaşmaya karar verdik. Bilginin paylaşılarak daha fazla artacağına inanıyoruz. Bu yüzden dijital ortama döktüğümüz notları bundan sonra sizlerle paylaşacağız. Burada yer alan Türk Vergi Sistemi notları vize öncesi notları kapsamaktadır. Vize sonrası notları görmek için tıklayınız.
TÜRK VERGİ SİSTEMİ
Vergi Mükellefi ve Özellikleri: Vergi
kanunlarına göre kendisine vergi borcu düşen gerçek ve tüzel kişi mükellef
olarak tanımlanmaktadır.
Özellikleri; Mükellefiyet ve vergi
sorumluluğu için kanuni ehliyet (fiil ehliyeti) şart değildir. Hak ehliyeti
yeterlidir. Mükellefler
yükümlülüklerini, vergi yasaları ile kabul edilen özel haller müstesna özel
anlaşmalarla başkalarına devredemez. Şahsiyet ölümle sona ermekle birlikte ölüm
mükellefin vergi borcunu sona erdiren
bir sebep değildir. Mükellef olmak için vergi yükümlülüğünün mutlaka yasal
bir faaliyetten doğması şart değildir.
Vergi
mükellefi yasalara göre kendisine vergi borcu düşen ve vergi ödevlerini yerine
getirmesi gereken kişidir.Gerçek kişilerde vergi mükellefi olmak için ergin
olmak gerekmiyordu.Hak ehliyetine sahip olmak yeterliydi.Yani fiil ehliyeti
gerekmiyordu.Küçüklerin,kısıtlıların vergi ödevlerini ödevlerini mutlaka biri yerine getirmesi
gerekir.Çünkü kısıtlılılar ve küçükler
vergi mükellefi olmalarına rağmen mükellefiyetlerini yerine
getiremezler.Bir küçüğün üzerinde motorlu bir taşıt olsa kendisi mükellef olur
ama hiçbir zaman vergisini vergi ile yerine getirmesi mümkün değildir.Çünkü bu
kişi küçüktür.Vergi mükellefiyeti için ergin olmak şart değildir.Küçükler ve
kısıtlılar vergi mükellefi olmalarına rağmen mükellefiyetle ilgili görevlerini
yerine getiremiyor.Bu görevler;Beyanname veremez,vergisini ödeyemez,defter
tutması gerekiyorsa bunu yapamaz. Bu ödevleri yerine getirmesi için birinin
yapması gerekir.Yani küçük ve kısıtlı mükelleflerin görevlerini yerine
getirmemesinden dolayı başka biri tayin edilir.18 yaşından küçüklerin
ödevlerini vergi sorumlusu yerine getirir.Vergi sorumlusu;verginin ödenmesi
bakımından vergi dairesinin tanıdığı kişiye denir.Bu kişinin kendisi ile ilgili
mükellefiyeti yoktur.Kanun diyor ki; sen vergi mükellefi olmamakla birlikte
başkasının vergi mükellefiyetini yerine getirmekle seni sorumlu tutuyorsa bu
kişilere vergi sorumlusu denir.Vergi sorumlusu başkalarının vergisinin
ödenmesinden sorumludur.Tüzel kişiler,küçükler,kısıtlılar vergi ödevlerini yerine getiremeyecek
kişilerdir.Bunların adına vergi ödevini yerine getirmek için hareket eden
kişiler vergi sorumlusu olur.Tüzel kişiler de kendi ödevlerini yerine
getiremezler çünkü sonuç olarak tüzel kişi yasaya göre kağıt üzerinde kişidir.1
numaralı vergi sorumlusu kanuni temsilcidir.Kanuni temsilci demek ya küçüğün
velisi ya hakları kısıtlanmış olanların velisi,ya da tüzel kişilerin
yöneticileridir.(Genel kurul,yönetim kurulu vs.)Tüzel kişilerde kanuni
temsilci;noterden şirket adına imza yetkisi olan kişilere tüzel kişilerin
kanuni temsilcisi denir.A.Ş’lerde kanuni temsilci; yönetim kurulu ya da şirket
adına imza yetkisi olan kişidir.Bir A.Ş’de kendisine imza yetkisi verilmese
bile yönetim kurulu üyelerinin tamamı vergi bakımından sorumludur.Kısacası
vergide küçüklerin,kısıtlıların,tüzel kişilerin vergi sorumlusu vardır.Çünkü bu
kişiler kendi görevlerini yerine getiremezler.Ödevler de defter tutma,vergi ödeme,beyanname
verme.Bu ödevler bu kişiler tarafından yerine getirilemez onların yerine
velileri vasileri ve yöneticileri yerine getirir.Limited şirketlerde yönetici
yoktur.Ortakların tamamı vergi sorumlusudur.Yani buradan şunu anlıyoruz;tüzel
kişiler kendi vergi borcunu yerine getiremezler onların adına yöneticiler yerine getirir. Türkiye Vergi Sisteminde
vergi kesmeye mecbur olan kimseler vardır.Buna stopaj(kesinti) denir.Yani kanun
diyor ki bu vergi kesmeye zorunlu olanlar da vergi sorumlusudur.Örneğin bankalar
ödedikleri faizin vergisini götürüp yatırmak zorundadırlar.Faiz alanlar vergi
mükellefi ama onun faizinin vergisini kesip ödenmesinden banka sorumludur.Bir
başka örnek; İşverenler işçilere ödedikleri ücretten vergi kesip vergi
dairesine yatırmakla yükümlüdürler.İşçiler vergi mükellefi olmalarına rağmen
işverenler vergi sorumlusudur.Yani yasaya göre vergi ödemesi gereken işçidir
ama kanun işçiye diyor ki sen ödemekle uğraşma senin adına vergiyi ödesin diye
ben işvereni belirledim.Vergi sorumluluğu bazen mükellefin bütün vergilerinin
ödenmesinden mal varlığı ile dahi sorumlu olmasına neden olur.Yani Vergi
sorumluluğu şahsi mal varlığına kadar uzanıyor.
Mükellefin
ödevleri; Mükellefin asli(ana) görevi vergi borcunun ödenmesidir.O yüzden vergi
sorumlusu ilan ediliyor ve bu kişilerin vergi borcunun ödenmesinden sen sorumlu
oluyorsun.Bir de bu ana ödevi tamamlayıcı,destekleyici diğer ödevler
vardır.Bunlar;Bildirim,Tescil,Defter tutma,Belge düzenleme,Defter ve belgeleri
muhafaza etmek ve ibraz.
Defter Tutma
ve ilkeleri; Defter tutmak,belgelere dayanarak işlemleri kayıt altına
almaktır.Defter tutmak,muhasebe kaydına almak anlamını taşıyor.Defter tutmanın
amacı vergiyi doğuran olayı tespit etmek,vergilendirme,3.Şahısların vergi
karşısındaki durumunu denetlemektir.Mükellefin ödeyeceği vergiyi tespit etmek
için defter tutması öngörülüyor.Buradaki defter tutma mecburiyetinde olan
mükellefler;tacirler,ticaret şirketleri,serbest meslek erbabı ve
çiftçilerdir.Serbest meslek erbabı;Sermayeden çok emeğe dayanan,uzmanlaşmış
bilgiye dayanan,bir yere bağlı olmadan bağımsız iş yürüten,işverene tabi
olmadan yürütülen mesleki faaliyete denir.Avukat,doktor,mühendis,stand up
yapan,konser veren müzik sanatçıları,noterler,yeminli mali müşavirler serbest
meslek erbaplarına örnektir.Bunlar defter tutarlar.Fakat faiz geliri elde
edenler,borsada alım-satım yapanlar vs.gibi kişiler serbest meslek olmalarına
rağmen defter tutmuyor.Yani defter tutanlar tacirler,serbest meslek erbabı ve
çiftçiler(Büyük çiftçiler)dir.Yani mükellefin ödevi olan defter tutma herkesi
ilgilendirmiyor.Defterler hesap dönemine göre tutulur.Hesap dönemi 1
Ocak-31 Aralık arasıdır.İşe 30 Aralık’ta başlayan için hesap dönemi(31 Aralık ve
32 Aralık yani 2 gündür)Yani illa ki 1 Ocak-31 Aralık olması zorunlu
değildir.Bazı işletmeler için özel hesap dönemi vardır.Otel,turizm
işletmeleri,okullar gibi işletmeler defterde muhasebe sistemini seçmek
serbesttir.Türkiye’de mükellefler muhasebelerini istedikleri şekilde
tutmaktadırlar gibi gözükse de maliye bakanlığı mükelleflerin nasıl tutmalarını
öngörüyorsa öyle tutmaları gerekmektedir.Maliye Bakanlığının belirlediği
muhasebe standartları da vardır.Defterler Türkçe tutulur,Türkçe karşılıkları
gösterilmek kaydıyla yabancı dilde de tutulabilir.Türk parası ile
tutulur.Mürekkeple veya makine ile yazılması gerekir.Defterler mutlaka notere
tasdik ettirilmeli.Ayrıca defter diye kullanılacak kağıtlar da tasdik
edilmeli.Kağıtlar üstü çizilerek düzeltilemez,boş sayfa bırakılamaz.Kısacası
defterler kayıt yapılan kağıtlardır.Bu
kağıtlar bilgisayar ortamında olabilir.Defterlerin mutlaka kullanılmadan önce
notere tasdik ettirilmesi gerekir.Tacirlerin TTK’ya göre defter tutma
yükümlülükleri vardır.TTK defterlerle ilgili bazı ilkeler getirmiş,onu getiren
kurum ise kamu gözetimi ve muhasebe standartları denetim kuruludur.İkisinin çalışmasına örnek
verirsek;Vergi yasalarına göre defter-i kebir tasdiki mecburi değildir.TTK’ya göre ise tasdik edilmesi
gerekir.Yine defterlerin TTK’ya göre 10 yıl saklanması,vergi yasalarına göre
ise 5 yıl saklanması gerekmektedir.TTK’ya göre tutulması gereken defterler
delil niteliğindedir.Vergi yasalarında ise böyle bir durum yok.Dolayısıyla
defterlerin delil niteliği kazanabilmesi için TTK’ya göre tasdik ettirilmesi
gerekir.Türkiye’de defter tutması gerekenler;tacirler,büyük çiftçiler,serbest
meslek erbabı olanlardır.Türkiye’de tacirler vergi bakımından 2’ye
ayrılır.1.Sınıf tacirler ve 2.Sınıf tacirler.Kısacası büyük tacirler ve küçük
tacirler.Bunlara ek olarak bir de basit usul tacirler
vardır(Minibüsçüler,taksiciler gibi)Tacirler fatura kesmek zorundadır ama basit
usul tacirler ise defter tutmak zorunda değildir.Kısacası tacirler 2
türlüdür;1-)Bilanço esasına göre defter tutanlar,2-)İşletme esasına göre defter
tutanlar. Bilanço esasına göre defter tutmak için tacirlerin 150.000 TL
alış,200.000 TL satış yapması gerekir.Bilanço esasına göre defter tutanlar şu 3
defteri tutmak zorundadır.Yevmiye,defter-i kebir,envanter
defteri.Envanter;İşletmenin varlıklarının listesinin yazıldığı defterdir.Buna
ek olarak bazı işletmeler ek defter
tutmak zorundadırlar ama tutmayabilirler de.Eğer kendi defterlerinde ayrı hesap açarak gösterirlerse
tutmayabilirler.
Ek Defterler;
imalatçı defteri, damga vergisi defteri vs. Bu ek defterler eğer ana
defterlerde ayrı hesaplarda gösteriliyorsa tutulmasa da olur. Envanter Defteri;
İşletmenin aktifinde, pasifinde yer alan bütün varlık ve borçların ayrıntılı listesidir.
Envanter defteri ayrıntılı bilanço demektir. Bilanço çıktıktan sonra
bilançodaki kalemlerin ayrıntılarını bu deftere yazmaktır. İşletme defterini
küçük işletmeler tutar.(150.000 TL altında alış,200.000 TL altında satış olan
işletmeler veya yeni başlayan işletmeler.
Ticaret şirketleri mutlaka bilanço esasına göre defter tutmak zorundadır.
Serbest
meslek kazancı elde eden avukatlar, doktorlar
vs gibi fatura kesmediğinden bilanço tutmazlar. Faturayı sadece tacirler
kesiyor. Serbest meslek erbapları sadece serbest meslek defteri tutarlar. Küçük
çiftçi dediğimiz çiftçiler de işletme defteri tutar. Bu defterin de hükmü kalmamıştır.
Çünkü küçük çiftçilerin hepsi kesinti yolu ile vergilendirilmektedir. Bu yüzden
dolayı defter tutma zorunluluğu ortadan kalkmıştır.
Belge Düzeni;
Türkiye Vergi Sisteminde belge, kayıt, defter birlikteliği vardır. Var olan
belgeler deftere kaydediliyor. Defterlerin içeriğini belgeler belirliyor. Belge
olmazsa kayıt dışılık vardır demektir. Vergi sistemimizde 3 grubun
düzenleyeceği belgelerin ilkeleri; Her kaydın belgelendirilmesi esastır. Yani
her türlü satışın, borcun, alacağın, ticari işlerin belgelenmesi gerekmektedir.
Belgelenmedikçe kayıt yapılamaz. Ücret, faiz, borsadan kazanç elde edenler
defter tutmak zorunda değillerdir. Bu kişiler de giderlerini belgelemek zorundadır.
Örneğin bir mal aldığımızda bunun belgesini mutlaka saklamamız gerekir. Çünkü
bizim aracılığımız ile malı satanlar denetlenebilir. Kim nasıl belge düzenleyecek,
belgede neler olacak, maliye bakanlığının istediği belge istedikleri gibi
düzenlenmemişse belge olsa bile belge düzenlenmemiş sayılır. Belgelerin
anlaşmalı matbaalarda bastırılması gerekir ya da notere tasdik ettirilir.
Anlaşmalı matbaalarda bastırılmamışsa vergi kaçakçılığı suçu işlenmiş olur.
Zorunlu bilgileri taşımayan belgeler de hiç düzenlenmemiş sayılır. Bizim vergi
sistemimiz bazı giderleri götürü kabul etmiştir. Örneğin ihracat yapan
şirketlerin dışarıdan getirdiği paraların binde beşi doğrudan gider olarak yazılabilir.
Belgeler; Vergilemede en önemli belge faturadır. Fatura bir malın veya hizmetin
satışını gösteren en önemli belgedir. Vergi sistemimizde tüm tacirlerin
sattıkları mallar ve yaptıkları işlemler için fatura düzenlemeleri şarttır.
Türkiye’de bütün tacirler fatura kesmek zorundadır.800 TL’nin altında satış
olursa fatura kesmeyebilir ama müşteri isterse 1 TL için bile fatura kesilmesi zorunludur.
Fakat 800 TL’yi geçerse müşteri istese de istemese de fatura kesmek zorunludur.
Fatura ile diğer belgeler arasındaki temel fark fatura da kime kesildiği belli
iken fişte kime kesildiği belli değildir. Dolayısıyla fatura temel belgedir.
Türkiye’de tüm ticari işletmeler fatura kesmek zorundadır. İster büyük, ister
küçük işletme olsun. Her müşteriye fatura kesme durumunda olmayanlar toplu bir
şekilde fatura keserler. Tüm ticaret şirketleri fatura kesmek zorundadır. Tacir
olmadıkça fatura kesme zorunluluğu yoktur. Tüm tacirler ve büyük çiftçiler kime
mal satarsa satsın fatura kesmek zorundadır. Şunlara dikkat edilmelidir; Her
şube için hepsinin aynı seri no’lu olması gerekiyor. Müşteri adı, vergi no’su olacak,
tacirlere yapılan satışın arkasından sevk irsaliyesi dediğimiz malın miktarını,
cinsini, fiyatını gösteren bir belge eklenmesi gerekmektedir. Mükellefler bu
sevk irsaliyesi belgesini eklemezlerse ödevini yerine getirmemiş olur ve vergi
cezası ile karşı karşıya kalır. Bir mal, bir şubeden başka bir şubeye
gönderilirken bile yanında sevk irsaliyesinin olması gerekmektedir. Sadece
tüketiciye yapılan satışlarda sevk irsaliyesine gerek yoktur. Sadece fatura
yeterli olmaktadır. Tüketici istemesi halinde 1 TL’ye bile fatura kesilmesi gerekir.
İstemezse 800 TL’ye kadar fiş,800 TL’yi geçince tüketici istemese dahi yine de
fatura kesilmesi zorunludur. Sadece tacirler ve çiftçiler fatura keser, serbest
meslek erbabı ise fatura kesmez, makbuz keser.
Fatura yerine
geçen belgeler; Başlıcası perakende satış belgeleridir. Perakende satış
yapanlar bu belgeyi düzenlemek zorundadır. Perakende satış belgesi 3 türlüdür.
Perakende satış fişleri, makineli kasaların kayıt ruloları(İşlem kaydedici
cihaz) ve biletler. İster biletle isterse de perakende satış fişi ile yapılsın
800 TL’yi geçtiği zaman mutlaka fatura kesilmesi zorunludur.800 TL’nin altında
ise müşteri istediğinde fatura kesilir. Diğer belgeler gider pusulası,
müstahsil makbuzu, serbest meslek makbuzu, ücret bordrosu.
Vergi borcu ödenmezse ne olur?
Vergi ödenmezse bir yaptırım ile
karşılaşılır. Yasal süreç içerisinde ödeme yapılmazsa vade bitim tarihinden
itibaren her ay için ayrı %1,4 gecikme zammı alınır. Devlet alacağını almak
için bu yolla yetinmiyor, icra yoluna başvuruyor haciz koydurabiliyor. İflasını
isteyebiliyor ve alacağını almaya çalışıyor. Ödenmeyen vergi borcu basit faiz
ile hesaplanır. Gecikme zammı faiz değildir, cezadır. Vadesinde vergi borcunu
ödenmemenin bir tür cezasıdır. ( Not: Zamanında ödenmeyen kredi kartı borcunda
da aslında işletilen faiz değil ona ceza denmektedir. ) Devlet paranın
geciktirilmesi karşılığında sadece gecikme zammı değil faizde olabilir. Günlük
zam 1 TL’den az olamaz. Örneğin gelir vergisinin beyanname verme süresi 25
Mart, ödeme süreside 31 Marttır yani vadesi 31 Marttır. Eğer bunu 10 Nisanda
öderse gecikme zammı 10 günlük ödenir. Örneğin 50 lira vergi borcumuz varsa
bunu 30gün geciktirirsek 70 kuruş olur. Vergi bizim için borç devlet için
alacaktır. Buradaki borç mükellefin ve sorumlunun borcudur. Borç eğer 50.000
TL’yi aşarsa teminat isteniyor. Şimdi yani çıkan elektronik haciz yöntemi ile
banka hesaplarına el konabilir. Vergi borcu bu şekilde alınabilir. Devlet bunun haricinde alacağını almak için
eğer karşısındaki ticari işletme ise devlet alacağını almak için iflasını
ister. Devlet alacağını almak için icra müdürlüğüne başvurmaz; çünkü onun vergi
dairesi icra müdürlüğü gibi çalışır. Vergi borcu ödenmezse sadece gecikme zammı
ile yetinmiyor. Devlet bunu almak için zorluyor. Devlet ödeme emri çıkardığında
yapılacak 7 gün içinde bu borcu ödetiyor. Bu durumla karşı karşıya olunduğunda
yapılacak 2 şey var. 1) ya borcu ödeyeceğiz. 2) ya da borcu kabul etmeyip mal
bildirimi yapacağız. Mal bildirimi yapınca vergi mahkemesine dava açarız.
Borçlu; a)böyle bir borcum yok. b)ödedim c) zaman aşımı var diyerek borcunu
kabul etmez ve dava açabilir. Vergi mahkemesine dava açarak vergi dairesinin
benden istediği parayı durdur denilir. Vergi dairesi daha parayı istemeden
hemen yürütmeyi durdurması lazım. Eğer
davada kişi haksız çıkarsa %10 haksız çıkma zammı öder. Aynı şey özel alacaklarda
da vardır. Özel alacakta kişiyi icraya verdiğimizde benim böyle bir borcum yok
diyip sonunda haksız çıkarsa %10 haksız çıkma zammı öder. Zammı öder buna da
inkâr tazminatı denir. Ödemenin geciktirilmesi zam ile yetiniliyor; ama
beyanname vermeyip devlet vergiyi geç alır hale gelmişse ona gecikme faizi
uyguluyor. Mal bildirimi bir kişinin vergi dairesine borcu varsa bildirilmesi
istenen eşya vergi borcunu yetecek kadar mal, para veya alacak yazı veya sözlü
olarak bildirilir. Buna mal bildirimi denir. (Kısacası icra memurları eve
geldiğinde borca yetecek kadar mal bildirimi yapılır.) Mal bildirimini
yapılmazsa hapis cezası vardır. Mal bildirimi yapılırsa da hapisten çıkar,
Devlet mal bildirimini önceden istiyor. Haciz yoluyla takibatın için ne mal
varlığı var üzerine gidebilmek için istiyor.
Tahsil edilemeyeceği anlaşılan
alacak; vergi dairesi mükellefe gidip vergi alacağını almaya çalışıyor,
alamıyor. 1 kaç yıl geçtikten sonra bu kanuni temsilcilerden olabilir. Kanuni
temsilciden de alamazsa öyle kalır.
Devlet alacağını korumak için
vergide 3 yöntem kullanıyor. Teminat isteyebilir, ortada hiçbir şey yokken işi
güvenceye alalım diyor haciz koydurabilir ya ihtiyati tahakkuk yaptırarak daha
doğmamış olan alacaklarını da hemen isteyebilir hale gelebilir. Maliye denetim
yapıp, mükellefin vergi borcunu ödemeyip kaçacağı veya kurtulacağı düşünceye
sebep olduğu anda hemen güvence altına almak için teminat isteyebilir. ( Banka
teminat mektubu isteyebilir. ) Teminat olarak devlet tahvili istenebilir.
İhtiyatı haciz önceden kaçma şüphesinde olan bir kişinin malını tutuklamak
demektir. İhtiyatı tahakkuk; vadesi gelmemiş borçları hemen ödeme yükümlüğü
getirilebilir. Kısaca ödenmeyen vergi
borcunun sonuçları; 1)gecikme zammı 2)mal bildirimi 3)ödenmeyecekse dava
açılması bir de alacağı güvence altına alan teminat, ihtiyati haciz, ihtiyati
tahakkuk ile karşı karşıya kalır mükellef. Mükellef vergi borcunu ödemezse
karşı karşıya kaldığı sonuçlar bunlardı ve mal bildirimi yapmazsa da hapse
girer.
Vergi borcu ödenemezse ne olur?
Adam vergiyi ödemek istiyor;
fakat ödeyecek durumu yok. Buna tecil denir, yani kişi vergi borcunu ödemeyecek
durumda ise tecil ettirebilir. Tecil ettirirken mali durumunu gösteren
belgeleri ibraz edecek. Şirketler ise bilanço, gelir ve nakit çıkış tablosunu
gösterecek. Tecil ile vadesinde ödenmesi gereken borcu 3 yıla kadar aylık %1
faizli olarak erteleyebiliyor. Tecil çok zor duruma düşmüş büyük mükellefler
için söz konusudur. Burada yetki ilin vergi dairesi başkanındadır. Eğer
yurtdışında faiz oranları düşük ise vergi borcunu tecil ettirmek yerine düşük
faizle borç alınıp tecil ettirilmeyebilir.
Vergini borcunu ödeme dışında
sona erdiren sebepler; vergi borcunu ortadan kaldıran temel neden borcu
ödemektir; ama ödemeden de vergi borcu ortadan kalkabilir. 1)Zaman aşımı
2)Terkin 3)Düzeltme 4)Reddiyat (devletten bir alacağımız var birde borcumuz
varsa alacağımızı borcumuz say diyebiliriz buna reddiyet denir ya da geri
verilmesi gereken vergi denir.)
Zaman aşımı; vergi borcu zaman geçmesiyle
ortadan kalkabilir. Vergide zaman aşımı
beyanname verme ve ödeme sürelerinin geçişinden sonra her birisi için 5 yıldır.
5 yıl geçtikten sonra devlet niye beyanname vermedin ya da niye borcunu
ödemedin diyemez. Devlet bu durumda parayı isteyemez hale gelir. Özel
alacaklarda zaman aşımı 10 yıldır. Örneğin 2012 yılı beyannamesi verilmemiş ve
devlete vergi borcu ödenmemiş ise 2012’ten sonra 5 yıl beklenecek ve 2017 yılı
sonuna kadar devlet niye bu beyannameyi vermedin demediği sürece ondan sonra
isteyemez hale geliyor. 2 tane 5 yıl vardır. Zaman aşımının önemli olanı
beyannamedir. Kısacası zaman aşımı bir beyanname için geçerli bir de beyanname
verip vergi kesinleştikten sonra ödeme için geçerlidir. Ayrı ayrı 5 yıldır.
Motorlu taşıtlarda ise vergi
idaresi tescille yaptığından beyan ile alınmadığından vergiler ilan edildiğinde
motorlu taşıtlar vergisinde zaman aşımı sadece ödemede vardır. Yani 1.taksit
ödenmezse o taksiti izleyen yıldan başlamak üzere 5 yıl içinde vergi dairesi
istemezse zaman aşımı olur. Yani bu yılın zaman aşımı 2012 sonuna kadar devam
eder.
Bir kişi beyannamesini zamanında
vermemiş ise eksik vermişse bunun tespiti edilip doğru hale getirilmesi için
devletin elinde 5 yıl vardır. Yani devletin beyanda bulunmayan mükellefi tespit
için 5 yılı vardır. 5 yıl geçtikten sonra onların üzerine gidemez. Ödeme içinde
5 yıl vardır. ( ödemede 5 yılın pek bir anlamı yoktur. 1.5 yıl en önemli
olanıdır.) kısacası 2 türlü zamanaşımı vardır. Bu da beyannamenin verilmesi ile
iligli zamanaşımıdır. Zamanaşımını bir durduran nedenler var. Bir de kesen
nedenler vardır: Zaman aşımının durunca kaldığı yerden daha sonra devam eder.
Zaman aşımı kesilmesi ise tekrar sıfırdan başlaması demektir. Normalde 5 yıl
içerisinde devlet denetim yapmayıp beyannameyi vermediğimizin farkına varamazsa
mükellef vergiden kurtulur; ama denetim yapıp beyanname vermediğimizin farkına
varırsa o 5 yıllık süre duruyor. Matrah takdiri beyanname verme süresini
durduran tek nedendir. Yani kısacası devlet beyanname verilmediğinin farkına
varırsa 5 sene içinde bunu komisyona sevk ediyor ve süre duruyor. Oradan yıllar
geçsede süre kaldığı yerden devam ediyor. ( Yasa değişikliği ile oradan yıllar
geçmeyecek süre 1 yıl uzayacak.) Ödeme süresini kesen kestiği anda yeniden 5
yıl olarak işleten çok neden vardır. Mücbir sebeble doğal afetler. Bu sebepten
dolayı zamanaşımı kesilir. Kesildikten sonra tekrar sıfırdan başlar, mal
bildirimi ve hacizde süresi sıfırdan başlatır.
Terkin; vergi borcunu ödeme dışında
ortadan kaldıran diğer nedendir. Terkin; varlığını tamamen ya da kısmen
kaybeden mükellefin vergi borcunun silinmesidir. İşletme mal varlığını
kaybettiği ölçüde vergi borcu silinir. ( En az 1/3’ünü kaybedecek.) Vergi
borcunun silinebilmesi için şartlar: 1)varlığın 1/3’ünü kaybetmesi lazım.
2)yangın ve diğer afetlerde mal varlığının kaybedilmiş olması gerekir.
Bir işletmenin mal varlığının ne kadarını kaybettiğini kim tespit edecek? Yangın olduğu zaman vergi dairelerinde bağlı takdir komisyonu ile tespit edilir. (Sigortada takdir komisyonu raporunu istiyor.) Örneğin araçlar yanarsa motorlu taşıtlar vergisinden kurtulursun diğer vergilerden kurtulamazsın.
Bir işletmenin mal varlığının ne kadarını kaybettiğini kim tespit edecek? Yangın olduğu zaman vergi dairelerinde bağlı takdir komisyonu ile tespit edilir. (Sigortada takdir komisyonu raporunu istiyor.) Örneğin araçlar yanarsa motorlu taşıtlar vergisinden kurtulursun diğer vergilerden kurtulamazsın.
Düzeltme; vergi borcunu ödeme dışında
ortadan kaldıran nedendir. Düzeltme; vergi borcu düzeltilerek de ortadan
kaldırılabilir. Mükellefler kendi beyanına itiraz edemez; ama hata yaptım
diyebilir. Hesap hatası yapabilir ama günümüzde elektronik ortamda olduğu için
bu mümkün değildir. Kasten bilerek vergi dairesine eksik bildirmek hata
değildir. Hatalar düzeltilerek vergiden şu şekilde kurtulunur; mükellef eğer
vergiyi fazla vermişse düzeltme beyanı gönderip ve fazla kısmını devlet iade
ediyor. Devlet bir mükellefi denetlediğinde bir fark bulduğunda bunu öde diyor.
Mükellef ise denetçiye sen yanlış yaptın diyebilir ve bunu vergi dairesi
düzeltebilir. Örneğin vergi dairesinde öde eksik vermişsin diye bir bildiri aldığında
buna ihbarname denir. Mükellef bir dilekçe yazarak düzeltilmesini isteyebilir.
Eğer düzeltiyorum ben doğru yaptım derse dava açılabilir. Kısacası mükellefin
beyannamesindeki hata fazla bildirince olur eğer fazla bildirince bunun
düzeltilmesi için beyanname verildiğinde de vergi borcu ortadan kalkar. ( 2 yıl
içinde düzeltirilmesi gerekir. Kanun böyledir.)
Reddiyat; fazla ve yersiz
olarak alındığı anlaşılan vergiler iade edilir ya da diğer vergi borçlarından
mahsup edilir.Reddiyat; ihracatçılar mail ihraç
ettikten sonra daha önce ödedikleri KDV’yi geri istiyorlar devlette bunu
inceliyor ve bekletiyor. Fazla ve yersiz alınan vergiler kesinleştiği tarihten
itibaren 3 ay içinde ödemezse vergi dairesi faiziyle beraber olur. Tabi faiziyle
beraber ödemesi için verginin fazla ve yersiz olarak alındığı kesinleşmiş
olması gerekir. Kısacası reddiyat ödenen fazla verginin düşülmesi ya da yersiz
olarak alındığı anlaşılan vergilerin iade edilerek borçtan kurtulunması
demektir.
Vergi Denetimi; buradaki denetim
mükellefin denetimidir. Devlet alacağı vergiyle ilgili olarak mükellefi
denetliyor. Beyanname verenleri denetliyor. Denetimin amacı; vergiler beyan
usülüne göre alındığından beyanların doğruluğunu sağlamak ve araştırmaktır.
Motorlu taşıtlar ve çevre temizlik vergisi dışında bütün vergiler beyanname ile
alınıyor. Beyanname ile alındığı için mükellefin beyanının doğruluğu
araştırılacaktır. ( tabi devlet bütün mükelleflerin beyanına bakamaz, kontrol
edemez hepsinin doğruluğuna) anca birisi ihbar ederse ya da banka kararı ile
vb. gibi kısacası beyanın denetimi vergi denetimi anlamını taşıyor. Denetim 2
türlü yapılır. 1) vergi beyanını vermeden önce 2) beyannameyi verdikten sonra
gerçek denetim beyannamesi verdikten sonra yapılır. Beyan öncesi denetim adam
eksik bildirmesin diye caydırıcı denetimdir. Türkiye’de beyanöncesi denetim
fazla etkili değildir. Bir daha söylersek vergi denetimi beyanname denetimidir.
Gelir vergisi beyannamesi vb. gibi Buradaki beyanname aslında buzdağının
görünen kısmıdır. Bu beyanın arkasında bir sürü hesap hareketleri, bilanço vb.
gibi şeyler vardır. Buradaki denetim beyanın doğruluğunun denetimidir.
Bir denetçi ( vergi müfettişi)
vergi mi kaçırıyorsun, eksik mi verdin bunu nasıl ispatlar? Yemin dışında her şeyle ispatlar yemin
dışında bütün deliller kullanılır. Yani bir adam bak yemin ediyorum ki bu adam
vergi kaçırıyor, fatura kesmiyor demesi geçerli değildir; ama diğer hukuk
davalarında yemin geçerlidir. 2) Vergide şahitlik geçerlidir. Örneğin işçinin
ben ücretimi asgari ücretten değilde daha yüksekten alıyorum demesi gibi. İspat
yükü vergi dairesine aittir, iddia eden( müddeyi iddiasında ispatlamak ile
yükümlüdür.
Olayın özelliğine göre mutat
olmayan ( alışılmış olmayan) durumdan mükellef ispat eder. Örneğin; bir adam
evine kiraya veriyor ve rayiç değeri 500
tl olmasına rağmen 100 tl derse burada bir mutat olmayan bir iş var. Bu durumda
mükellef ispat eder bu durum da mükellef benim yakınımdı onu kayırmaya çalıştım
gibi şeyler söyleyerek ispat yükümlülüğü vardır.
Denetim yönetmleri; 4 tane vergi denetimi vardır, yani beyanname
doğru verilmiş mi? Eksik yapılmış mı? Vergi kaçırılmış mı? Vergi kaçakçılığı
yapılmış mı diye 4 denetim vardır. 1) yoklama 2) inceleme 3) bilgi toplama 4)istihbarat
ve ihbar
Yoklama; ön denetim; beyandan
önce yapılır. Bu adam acaba vergi dışı bir iş yapıyor mu? Faturasız satış
yapıyor mu? Belgesiz iş yapıyor mu? İş yerini yoklayıp işçilerine ne
kadarasgari ücret ödediğini sorgulayabilir. Örneğin bir büfeye gidip bu
yaptıkların için fiş veriyormusun diye kontrol etmekte yoklamadır. Defterler
tutulmuş mu? Defterler tasdik ediliyor mu? Bütünbunları yoklama memuru
dediğimiz vergi dairesi memurları yapıyor. Bunlar denetçi değillerdir; ama
bunlar da belgelerin kontrolünü yapacak kişilerdir.
İnceleme; Gerçek bir
denetimdir.Mükellefi yaptığı beyan dolayısıyla her yönden araştırmak,tespit
etmek,verginin doğruluğunu güvence altına almak için yapılır.2 şekilde
yapılır.Tam İnceleme:Mükellefin her işlemi için incelenir.Örn;Ticari işletmeler
için stokların,alacakların,borçların incelenmesi.Birden çok vergi veya
vergilendirme dönemi için inceleme yapılır.Genellikle belli bir konu üzerinde
yapılır.Sınırlı inceleme:Belirli bir konunun incelenmesini içerir.Tam inceleme
dışında kalan konular olabilir.
İnceleme ilkeleri:Yapılacak
denetimde müfettişlerin uyması gereken kuralları içerir.Adil,eşit vs.Burada
önemli olan özellik vergi denetim elemanı , mükellefin lehine olan şeyleri de
ortaya çıkarması gerekmektedir.Örneğin mükellef
fazla vergi ödemişse bunu vergi denetim elemanı belirtmelidir.
İncelenen Mükellefler:İkiye
ayrılırlar.Büyük mükellef, Küçük ve Orta boy mükellefler.Bunların vergi
daireleri de ayrıdır.Büyük mükelleflerin neredeyse tamamı kurumlar vergisi
öder.Bu ayrımın sebebi ;büyük mükellefleri daha gelişmiş düzeyde denetimciler
denetliyor.Küçük ve orta boy mükellefleri daha kıdemsiz denetimciler
denetliyor.
İnceleme Elemanları:3’e
ayrılırlar.1-)Görevi Doğrudan Vergi Denetimi Olanlar:Vergi müfettişleri ve
vergi müfettiş yardımcıları,vergi dairesi müdürleri.2-)Dolaylı Yetki Sahibi
Denetçiler:Gelir idaresi başkanlığı müdürleri vs. 3-)Yeminli Mali
Müşavir:Türkiye’de bu görevi yapamazlar.Türkiye’de vergi denetimi kamu
görevidir.YMM’lerin görevi beyanın doğruluğunu onaylamak vs.Anayasamıza göre
vergi denetimi gibi kamu görevlerini
memurlar ve yardımcıları yapar.
İncelemenin Yürütülmesi:Büyük
mükellefleri kıdemli hesap uzmanları ve gelir
idaresi başkanlığı denetler.
Bilgi Toplama: Çeşitli kamu
kurumlarından,bankalardan vs mükellefe vergiyi doğuran olayla ilgili bilgi
toplama ya da bu bilgi mükellefle iş yapan 3. Bir kişiden
istenebilir.1-)Devamlı veya Belirli Aralıklarla:Nüfus idaresi,tapu
kadastro,noterden belirli aralıklarla ya da düzenli bilgi alınabilir.2)Kimlik
numarası başlı başına bilgi verme aracıdır.3-)İhbar yoluyla da
toplanabilir.Kamunun zarara uğramaması amaçlanır.
İhbar: Her türlü vergiyle
ilgili yanlış,eksik beyanname bilgisi,çift defter kullanma bilgisi ya da
saklandığının bilgisidir.Bunları ihbar eden ödüllendirilir.Çift defter:Resmi ve
gayri resmi hesapların olmasıdır.Kayıtdışı işlemleri,bankacılık sistemine
girmeyen faturasız işlemler vs. ayrı bir hesapta işlenir.İhbarlar isimsiz
olamaz.İhbar edenin kimliğinin belli olması gerekir.İhbar edene yüzde on
ikramiye verirlir.
Vergi Mahremiyeti: Türk vergi
sisteminde mükellefin özel hayatı ve kişiliği,serveti,mesleği açıklanamaz.Böyle
gözükse de aslında bunun mahremiyetle bir ilgisi yoktur.Bir de vergi sırları
vardır.Vergi sırrı ile mahremiyet birbirine karıştırılmamalı.Devlet güvenliğine
ilişkin sırlar açıklanamaz.Örneğin doktorlar hastaların
hastalıklarını,kişiliklerini ya da avukatlar müvekillerinin kişisel bilgilerini
açıklayamaz.Sadece ücretler açıklanabilir.Bu mahremiyete girer.Sırlar devlet
güvenliğinde,ticarette ve sanayide olur.Üç durum da mahremiyeti ihlal
eder.Vergi kaçakçılığı yapanlar(sahte belge,naylon fatura,defterleri yok
edenler),vergi borcunu ödemeyenler in ilanı vergi mahremiyetine aykırı
değildir.
Denetim Sonuçları: Her türlü
yöntemle yapılan denetim sonucunda ilk çıkabilecek durum temiz olmasıdır.Yani
beraat durumudur.Zaten bir kişinin suç işlemediği esastır.İlla suç işledi diye
denetim olmaz.Bu denetimler rutin de olabilir.Yani ilk durum beyanın doğru
olduğu, herhangi bir vergi suçu olmadığının ortaya çıkmasıdır.Diğer bir durum
eksiklik çıkması ya da zamanında verilmemesidir.Devlet bunu tamamlatmak
ister.Buna ikmalen tarhiyat denir.Bu eksiklik şu şekilde ortaya
çıkabilir.Faturanın eksik yazılması,kiranın yazılmaması,bunu eksik
bildirmesidir.Ama eksikliğin ölçüsü yoktur.1 TL de aynı eksiklik 500 TL de aynı
eksikliktir.Denetimde en çok çıkan sonuçtur.Matrahın tamamen ya da kısmen tespit edilememesine de re’sen tarhiyat
denir.Burada eksiklik defterlerdeki kayıtların eksikliği
değildir.Defterlerin,kayıtların yok olmasıdır.Daha ağır bir suçtur.Re’sen
tarhiyatı inceleme elemanı ve takdir
komisyonu yapar.Denetçilerin hepsine inceleme elemanı denir.Takdir
Komisyonu:3 tane vergi idaresinden,iki tane de mükellef temsilcisi olmak üzere
toplam 5 kişiden oluşur.Bilirkişi de bu komisyondadır.Ama özel durumlarda
danışılır.Ancak teknik olaylarda bilirkişilere gidilir.
Vergi Cezaları ve
Suçları: Suç,tamamen hukuka aykırı bir durumdur.Suçlarda mahkemenin verdiği
hürriyeti bağlayıcı ceza ya da para cezası vardır.Kabahatlerde ise hangi
kabahat işlenmiş ise o idarenin verdiği ,genelde para cezasıyla sonuçlanma
vardır.
A-)Kabahat ve Cezalar:Vergilerde
2 türlü kabahat vardır.
1-)Vergi Ziyanı:Devleti vergi kaybına
uğratmaktır.
2-)Usulsüzlük:Şekle ve usule aykırılıklar(Genel,Özel)
B-)Suç:Vergi Kaçakçılığı:Hapis
cezasıyla sonuçlanan suçtur.Tek vergi suçudur.suçudur. C-)Diğer vergi suçları
Vergi Ziyanı:Parasal yaptırımı
olan bir kabahattir.Mükellef beyannameyi zamanında vermezse ya da eksik
beyanname verirse cezası kayba uğrattığı vergi tutarıdır.Bu suçu her mükellef
işleyebilir.Burada devlet bir anlamda kayba uğratılıyor.
Usulsüzlük: Vergi suçlarının en
hafifidir.Suç hafif olduğu için cezası da hafiftir.Genel usulsüzlük hafif,özel
usulsüzlük ise çok ağır cezalandırılıyor.Özetle usulsüzlük belgeyi eksik,yanlış
yapmaktır.Defterleri eksik yapmak diyebiliriz.Ya da beyannamedeki
hatalardır.Bunlar şekildeki hatalardır.Genel Usulsüzlük:1.Derece:Beyannamenin
süresinde verilmemesi,defterlerden birinin tutmamış olması,defterlerin geç
tasdik ettirilmesi.2.Derece:Beyannamelerde şekil yanlışlığı vs.
Özel Usulsüzlük: Belge düzeninin
yerleştirilmesi ile ilgili yapılan düzenlemeleri içerir.Fatura ve fatura yerine
geçen belgelerin alınıp verilmemesi,vergi levhası bulundurmama,muhasebe
düzenine uymama vs.Özel usulsüzlük belge ve muhasebe suçlarıdır.
Vergi Kaçakçılığı: Tek vergi
suçudur.3 tür işlenebilir. Birinci tür:Hesap ve muhasebe hilesi yapmak yani
hesaplarla oynamak,çift defter kullanmak,ama bunun suç olabilmesi için devlete
ödenecek vergide azalma gerekir,defterleri gizlemek,içeriği yanıltıcı belge
kullanmak(Faturada,ücret ödemesinde,satışlarda vs olabilir)Gerçek bir duruma
dayanır.İkinci Tür:Defter kayıt ve belgeleri yok etmek,ortadan kaldırmak,sahte
belge kullanmak.Buna naylon fatura yolsuzluğu da denir.İşletme sahibi eşini ve
çocuklarını sigortalı yapmak için onları orada çalışıyor gibi gösteriyor.Sahte
belgeyi düzenleyen ve kullanan da suçludur.Üçüncü Tür:Maliye Bakanlığı ile
anlaşması olan kişilerin basabileceği belgeleri anlaşması olmayan bir yerde
basmak ve bu belgeleri bilerek kullanmak.Kaçakçılık,Türkiye’de işlenebilecek en
ağır suçtur.(Vergi anlamında)Vergi kaçakçılığı suçu devletin kamu güveni
aleyhine işlenen suçtur.
Kara Para Aklama Suçu: Suçta kasıt
önemlidir.Suçun manevi unsuru kasıttır.Vergi kaçakçılığıyla bağlantılı
suçtur.Kişi sahte belge düzenleyip kullanarak bir parayı başka bir paraya
dönüştürüyorsa ve bundan gelir elde ediyorsa buna vergi kaçakçılığı yoluyla
kara para denir.Bu kara parayı transfer
yoluyla başka ülkelere aktarma gibi parayı yasal yollardan kazandığını gösteren
işler yapmasına ise kara para aklama diyoruz.Bu suçun tespitinde Mali Suçları
Araştırma Kurulu görevli ve yetkilidir.Maliye Bakanlığına bağlıdır.
Diğer Vergi Suçları: Kamu
görevlisi vergi mahremeiyetini ihlal ederse buna vergi mahremiyetini ihlal suçu
denir.Kamu görevlilerinin mükellefin özel işlerini yapmasına mükellefin özel
işini yapma suçu denir.Mükellefin mahremiyetiyle ilgili bilgilerin açıklanması
mükellefin haysiyet,şeref ve kişiliğine tecavüz edilmesidir.
Cezalandırma Süreci: Vergi
ziyaı,usulsüzlük,kaçakçılık birbirinden bağımsızdır.Yani hepsi ayrı ayrı
cezalandırılır.Bir fiille 3 tane suç işlenmişse bile üçünün de cezası ayrı
ayrıdır.Kaçakçılık suçunu tespit eden inceleme elemanları bu suçu Cumhuriyet
Başsavcılığına bildirir.Diğer 2 kabahat vergi dairesine
bildirilir.Cezalandırmayı vergi dairesi yapar.Vergi dairesi, cezayı kesmek için
ceza mahkemesini beklemez.Çünkü ikisi de birbirlerinden bağımsız
kurumlardır.Vergi dairesi cezaları ceza ihbarnamesiyle keser.Tebligattan sonra
dava açma süresi 1 aydır.Ödeme süresi
dava açma süresinden sonra 1 aydır. Yani cezayı
ödemek için 2 ay süre vardır.
Ceza Kesilmeyen Haller:
1-)Yanılma ve Görüş Değişikliği:Eğer mükellef yanılmışsa(vergi dairesi
tarafından ya da vergi dairesi görüş değiştirmişse) ceza kesilmez.Mükellef
özelgelerle yanıltılabilir.Yani mükellef vergi konusunda tereddütlü olursa
açıklama isteyebilir ve bu durumda vergi dairesinden yazı ister.Eğer bu belgede
yanlış bilgi verilirse ceza kesilmez.Eğer yanılma ve görüş değişikliği varsa
gecikme faizi ödenmez.Sadece vergi ödenir.Eğer vergi dairesi sirküler yoluyla
mükellefi yanıltmışsa ceza kesilmez.Bu sirkülerde bir görüş değişikliği olmuşsa
ceza yoktur.Buradaki karar geçmişe gitmez.Eğer danıştay içtihadını
değiştirmişse yine ceza kesilmez.Bu durumda mükellef hem cezadan hem gecikme
faizinden kurtulur.
2-)Ölüm:Hürriyeti bağlayıcı suçu
gerçek kişiler işler.Gerçek kişi öldüğü zaman ceza ortadan kalkar.
3-)Pişmanlık ve Islah:Vergi
beyanını yapmayan kişilerin düzeltme beyanı yapması durumuna pişmanlık diyoruz.(Kaçakçılıkta
ceza kalkmaz,bu durum sadece cezayı hafifletir.)Burada ceza ortadan kalkar ama
gecikme faizi vergiyle birlikte alınır.Burada sadece vergi ziyaı cezasından
kurtulunur.(Usulsüzlük ve vergi kaçakçılığı cezası vardır.)İhbar ya da incelemedin
önce bildirim yapılırsa,Beyanname verilmemişse bildirimden sonra 15 gün içinde
verilirse vergi ziyaı cezası kesilmez.Bunu genelde küçük ve orta boy mükellefler kullanır.
4-)Zamanaşımı:Vergi ziyaı için 5
yıl,usulsüzlük için 2 yıl zamanaşımıdır.Vergi kaçakçılığının zaman aşımı ceza
kanununa göre minimum 8 yıldır.1 yıl hapis yiyecekmiş gibi zaman aşımı
hesaplanır.
5-)Belli Hadde Ulaşmayanlar
Kesilmez:19 TL’ye vergi ziyaı ulaşmadıkça ceza kesilmez.(19 TL 2014 rakamı)
Cezalarda İndirim: Eğer dava
konusu yapılmayan cezaların ödeneceği bildirilirse;Vergi ziyaı cezasında
birinci defada yarısı,sonrakilerde üçte biri,usulsüzlüklerde üçte bir oranında
indirilir.Burada sadece cezaya indirim vardır.Vergiye indirim yapılmaz.
Vergi anlaşmazlıkları: Kaçakçılık
suçu hariç vergi ziyaı ve usulsüzlükte geçerlidir.Burada anlaşmazlık vergi
idaresi ve mükellef arasında olabilir.İdari yargı içinde çözülebilecek bir
anlaşmazlıktır.Örneğin vergi cezası veya vergi farkı için olabilecek
anlaşmazlıklardır.
1-)Uzlaşma:Türk Vergi Sitemine
özgüdür.Vergi cezası indirimle ödenebilir.Bu uzlaşma idare ya da denetim
elemanlarıyla olabilir.Burada hem vergi hem de cezada indirim olabiliyor.2
uzlaşma yöntemi vardır.
A-)Tarhiyat Öncesi:Daha vergi
cezası kesilmeden ya da bildirilmeden yani denetimde olur.İnceleme
elemanlarıyla uzlaşma yapılır.
B-)Tarhiyat Sonrası:Dava açmadan
önce vergi idaresiyle uzlaşılır.Burada ceza kesilmiş,bildirim yapılmıştır.
Vergi dairesinin kestiği
cezalara,ödeme emirlerine,hacizlere karşı dava açılabilir.Dava açma süresi tebligattan
sonra 15 gün içinde (Uzlaşma olmadığında),ödeme emirleri ve hacizlerde 7
gündür.Dava duruşmasızdır.Ama duruşma istenebilir(Kabul edilirse).Dava açılınca
vergi zam ve cezalar durur.(Dava sonuçlanana kadar).Dava mükellef aleyhine
sonuçlanırsa devam eder.
Not:Tebliğ tarihi = Bildirimi
alma tarihi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Teşekkürler